- hafif renk
- n. tint, tinge* * *1. tinge (n.) 2. tint (n.)
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
renk gelmek — (bir şeye) renklenmek, canlanmak Sarı yanaklarına hafif bir renk geldi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
gevilgen — deride kıl diplerinin belirlenmesi ve hafif renk değişikliği … Beypazari ağzindan sözcükler
boğmak — 1. is., ğı Boğum yeri 2. i, ar 1) Bir canlıyı, soluk almasına engel olarak öldürmek Zavallıyı az kalsın gırtlağından yakalayıp boğacaktı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) El, ip vb. ile bir şeyi çepeçevre sıkmak 3) Motorlu taşıtlarda fazla yakıt, motoru… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülkurusu — is. 1) Pembe renkli gülün kurutulduğunda dönüştüğü hafif morumsu renk 2) sf. Bu renkte olan Bir gülkurusu çocuk çarşafı içinde titriyor gibi görünen nazik, küçük güzel şeyi... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kır — 1. is. 1) Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü. F. R. Atay 2) sf. Bu renkte olan Kır sakal. Kır at. Birleşik Sözler gök kır koyu kır bakla kırı demir kırı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızıllık — is., ğı 1) Kızıl olma durumu veya kızıl renkte yer Bir sabah kızıllığında / Yola çıkarım Uzunköprü den. O. V. Kanık 2) Pudra, allık, düzgün 3) Vücutta kızarmış yer, kızartı 4) Güneş doğarken veya batarken oluşan hafif kızıl renk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kızıltı — is. 1) Bir yerden yansıyan hafif kızıl renk, solgun kızıl Bilirsin ki ciğer hastalığı çeken insanların yüzü daima bir kızıltı içindedir. R. N. Güntekin 2) sf. Bu renkte olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçuk — 1. is., ğu, tıp Ateşli hastalıklar, ruhsal bunalımlar veya korku sonucu genellikle dudakta beliren kabarcık 2. sf., ğu 1) Uçmuş, soluk Parasızın yürüyüşü sürtük, gözleri süzük, rengi uçuk, sesi bozuktur. R. H. Karay 2) Açık (renk) Uçuk siyah… … Çağatay Osmanlı Sözlük
EFLATUNÎ — Leylakî ile ergüvanî arasında, hafif mor karışık renk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük